

Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ve kesinleşen bir mahkeme kararının Türkiye’de icrası, bireyler ve şirketler açısından hassas ve dikkat gerektiren bir süreçtir. Bu yazımızda, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de nasıl tanınıp tenfiz edileceğine dair temel bilgileri sade bir dille aktarıyoruz.
Yabancı Mahkeme Kararının İcrası Ne Demektir?
Yabancı mahkeme kararı; Türkiye dışında, başka bir ülkenin yargı organı tarafından verilen ve taraflar arasında hüküm ifade eden karardır. Bu kararın Türkiye’de geçerli hale gelmesi ve icra edilebilmesi için tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir.
Tenfiz İçin Gerekli Genel Şartlar:
- Kararın yabancı bir mahkemeden çıkmış ve kesinleşmiş olması.
- Taraflara usulüne uygun şekilde tebligat yapılmış olması.
- Kararın kamu düzenine aykırı olmaması.
- Kararın Türk mahkemelerinin münhasır yetki alanına girmemesi.
- Karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesinin bulunması.
- Taraflar arasında aynı konuda Türkiye’de devam eden bir dava bulunmaması.
Gerekli Belgeler:
Kararın aslı veya onaylı sureti.
Kararın kesinleştiğini gösteren belge.
Usulüne uygun yapılmış tebligat belgeleri.
Yeminli tercüman tarafından yapılmış Türkçe tercümeleri.
Tanıma/tenfiz talep dilekçesi.
Süreç Nasıl İşler?
- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tanıma veya tenfiz davası açılır.
- Mahkeme, tarafların usulüne uygun şekilde davet edildiğini ve kararın Türk kamu düzenine aykırı olmadığını inceler.
- Mahkeme tenfiz kararı verirse, bu karar Türkiye’de verilmiş bir mahkeme kararı gibi icraya konulabilir.
- Kararın icrası için İcra Dairesi’nde takip başlatılır.
Müşterilere Özel Önemli Notlar:
Bazı ülkelerle Türkiye arasında adli yardımlaşma anlaşmaları vardır; bu, süreci kolaylaştırabilir.
Belgelerde eksiklik ya da tercüme hatası olması, davanın reddine neden olabilir.
Avukat desteğiyle sürecin başından sonuna kadar profesyonel takip yapılması, başarı oranını artırır.
Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de icrası, belirli hukukî şartlara ve titiz bir belge hazırlığına dayanan bir süreçtir. Bu sürecin doğru ilerlemesi için hem uluslararası hukuk bilgisi hem de yerel mevzuat hâkimiyeti gereklidir. Müşterilere, bu alanda uzman bir avukattan danışmanlık almaları şiddetle tavsiye edilir.

